19 Nisan 2014 Cumartesi

" Türk kadını sevişmeyi bilmiyor"

Tuğçe Işınsu:" Türk kadını sevişmeyi bilmiyor"
Spritüel yaşam danışmanı Tuğçe Işınsu ‘Onu kendine aşık et’ adlı yeni kitabında kadınlara ruh eşini bulma konusunda yol haritası çiziyor: Masum görünün, namaz kılın, kama sutra öğrenin.

Kendinizi ‘Melek terapisti’ olarak tanımlıyorsunuz. Ne demek bu?
- Türkiye’de bilinen sadece 2 kişi yapıyor. Ben biraz daha İslami öğeleri katmaya çalışıyorum çünkü bu konularla ilgilenen azınlıklar dışında daha çok İslami kesim. Bu doksanlı yıllarda patlayan spiritüel bir akım. Bu konuyla ilgili ilk kitabımı 5 sene önce yazdım; arınma, farkındalık ve kişisel koruyucu meleğimizden yardım alabilme, bununla ilgili sezgilerinizi güdümlendirme ile ilgili. İlk önce teorik bilgileri veriyoruz: arınma nasıl olur, hangi ritüellerde uyumlanırsınız onu gösteriyoruz. Bilinçaltı temizliği yapıyoruz. Çünkü Kişinin korku ve kaygılarından arınmış olması gerekiyor. Sonrasında da bir yaşam amacı belirliyoruz. Ruh eşini bulmak, bereketini artırmak gibi... Sonra evinde melek köşesi ve melek günlüğü oluyor ve konuyla ilgili çalışmaya başlıyor.

‘Melek köşesi’ derken?
- Bir yol haritası oluyor. Kişi mucizevi olaylar yaşıyor, ışık çakmaları ve renkler görüyor. Meleklerle ilgili aldığı bilgileri melek günlüğüne yazmasını istiyoruz. Bunu kişisel gelişim defteri gibi düşünün: sekiz ay içinde ne rüyalar görmüş, sezgileri nasıl kuvvetlenmiş bunların günlüğü tutuluyor. Melek köşesi de işin ritüel bölümü. Evin bir köşesinde kartlar, dört elemente dair öğeler oluyor. Özel kristaller koyuyor, orayı evin enerji köşesi haline getiriyoruz. Yoğunlaşmak, mesaj istediğinde gittiği,meditasyonlarını yaptığı bir köşe oluyor orası.

Bu konular nedense hep kadınların ilgisini çekiyor. Erkekler neden hiç kafa yormaz bu tip şeylere?
- Erkeklerin umurunda bile değil. Bizim danışmanlık yaptığımız erkeklerin 10 tanesinden bir tanesi aşk için gelir. Erkekler para için, biraz da cinsellik için geliyorlar. “Daha seksi bir erkek nasıl olabilirim? Nasıl terfi edebilirim?” sorularının cevabını arıyorlar. Erkeklere bir rahatlama geldi aşk- meşk konularında. “Ben hiçbir şey yapmıyorum, gittiğim mekanda kadınlar bana o kadar ilgi gösteriyorlar ki” diyor. Hatta bunu ortalama bir erkek söylüyor, çok yakışıklı ya da çok parası olan değil. Erkekler kendilerini geri çektiği için de kadınlar çok mutsuz. Kadınların da beklentisi çok yüksek erkeklerden. Romantizm, aşk, büyük bir bağlılık, bunların peşindeler. Olmayan bir şeyin beklentisi içinde olduklarından iş çok zorlaştı.

Verdiğiniz tavsiyelere bakınca da kadınlardan beklentileriniz de bir hayli yüksek. ‘Kama Sutra öğrenin’den ‘Namaz kılın’a çok çeşitli görevler var…
- Evet, tantra ve kama sutra’yı anlatıyorum. Çünkü erkekleri de anlamak lâzım.  Kadınların seks performansından mutlu değiller. “Eşim çok kötü sevişiyor ya da hep çocuklarla ilgileniyor” ya da “Kız arkadaşım başlarda çok iyi bir seks partneriydi, özgür ve seksiydi. Şimdi ise derdi gücü ‘evlenecek miyiz, ailemle tanışacak mısın’ derdine düştü” gibi şikayetler alıyoruz.  Türk kadını son 10 yılda bu işlere biraz daha kafa yorsa da, silikon taktırıp daha vamp giyinse de şöyle bir gerçek var: Sevişmeyi bilmiyorlar. Yatakta kötüler. Bize aşk ve cinsellikle ilgili gelen erkeklerin şikayetleri hep böyle. Adam da mecburen çok eşli oluyor.

TERK EDENİ GERİ GETİRMEK MÜMKÜN

Kitapta ‘ruh eşi’ konusuna çok değiniliyor. İki taraf da ayrı telden çalarken, nasıl olacak bu ‘ruh eşini bulma’ hikâyesi?
-  Ruh eşi iki türlü: Ya hayatınıza giren ve sizi çok mutlu eden biri, ya da size yaşam dersi vermek için gelen biri. Mesela ilişkinin çok önemli bir yerinde ölüyor, ya da yurtdışına gitmek zorunda kalıyor. Bu da sizin güçlü olmanızı sağlıyor ve tekâmülünüzü artırıyor. Onun dışında gerçekten bulacağınız ruh eşlerine yakınlaşmak için yanlış insanlara ‘Hayır’ diyebiliyor olmamız lazım. Bize gelen kadınlarda şöyle durumlar var: Adam 3 aydır aramıyor, seansa gelip “Ben onun ruh eşim olduğunu biliyorum, onu bana geri getirebilir misin?” diyor.  Adam ruh eşi filan değil. Zaten gitmiş, ya da ayda yılda bir cinsellik için kullanıyor. Evlenmeyi düşünmüyor, hediye almıyor, belirtilerin hiçbiri yok. Ama o anlam yüklüyor. Kadınlara şunu söylüyoruz: Gerçekten bir ruh eşiniz var. Zaten dünyaya gelmeden önce bir anlaşma yapıyor ve eşzamanlı olarak düşüyorsunuz.  O yüzden ruh eşiniz olan insanı ilk görüşte tanıyorsunuz. İçiniz ısınıyor, bir enerji geçişi oluyor.  Ama kadınlar şunu anlamıyor, ne kadar çapkın, dışa dönük, aramayan erkek varsa bu insana ‘ruh eşi’ etiketini yapıştırıyor.  “Ben onu istiyorum, başta beni istiyordu, şimdi istemiyor, bana onu geri getirebilir misin?” diyor. Tabii ki bunlar yapılabiliyor, böyle bir çalışma var.

Nasıl oluyor bu?
- Bir takım tılsımlar ve telepatik bağ kurma yöntemleri var. Ama karşı tarafın yüzde 1 bile olsa sizi istiyor olması gerek. Aşık olması şart değil, ama hiç alakasız bir adamı getiremeyiz, bir açık kapı olması gerek. 1 ile 4 çalışmada geri döndürebiliyoruz, aylar süren bir çalışma da değil. Çok uzun süredir aramayan, evlilik teklif eden ama sonradan ortadan kaybolan adamların geri dönmesi sağlanabiliyor.

Kitapta büyü konuları da işleniyor…

-Büyü özgür ifadeyi bloke etmek demek. Kur’an da da var zaten Hazreti Muhammed’e bile yapılmış. Bu konuyla ilgili o kadar şikayet geldi ki büyü bozma çalışmalarıyla ilgili de bir bölüm oluşturmak zorunda kaldım. Kadınlar çok ilgili bu büyü işleriyle. Hiç ummadığınız, yurtdışında eğitim almış kadınlar bile büyü yapıyorlar. Sanat dünyasında da çok fazla var.

İlişkilerin kötü gitmesiyle ilgili ‘karma borcu’ diye bir şey var. Daha önceki ilişkilerde karşımızdakine kötü davrandığımız için mi terk ediliyoruz?
-  3 türlü olabiliyor. Birincisi, aileden geçen. Sizin hiçbir suçunuz yoktur, büyük büyük babaanneniz zamanında erkeklere kötü davranan birisidir, onun karma kayıtları nesiller boyu gelir, sizin ruhsal hafızanıza sıkışır, o yüzden siz sürekli size haksızlık yapan erkeklere denk gelirsiniz. İkincisi reenkarnasyon. Ortaçağ’da eşini öldüren bir kadındınız, orada bir karma borcu yarattınız. Bu hayatınızda da sizi öldürmeye teşebbüs eden birine denk gelebilirsiniz. Diğeri de ayrılma teorisi. Doğum anında bizden önce yaşamış kişilerin anılarını çekiyoruz bilgi havuzundan. Mesela 60’lı yıllarda yaşayan bir kadının aşk acısı size doğumda geçebiliyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Blog Arşivi